Bilim insanları açıkladı: Erken ölüm riskini artırıyor

Bilim insanları açıkladı: Erken ölüm riskini artırıyorDanimarka’da yapılan bir araştırma, uzun süreli ve yoğun kederin bireylerde erken ölüm riskini iki kat artırdığını ortaya koydu. Bilim insanları, özellikle ruh sağlığı geçmişi olan bireylerde riskin daha da yüksek olabileceğine dikkat çekti.
Haber Merkezi27.07.2025 – 13:51

Sevilen birini kaybetmenin yarattığı keder, sadece duygusal değil, fiziksel sonuçlar da doğurabiliyor. Danimarka’da yürütülen ve sonuçları tıp dünyasında yankı uyandıran yeni bir araştırma, yoğun yas yaşayan bireylerde erken ölüm riskinin iki katına çıktığını ortaya koydu.

Aarhus Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı Dr. Mette Kjærgaard Nielsen’in başyazarlığını yaptığı çalışmada, yaş ortalaması 62 olan 1.735 kişinin yas süreci 10 yıl boyunca takip edildi. Katılımcıların keder düzeyleri, bilimsel geçerliliği olan “Uzun Süreli Keder-13 Ölçeği” ile ölçüldü. Araştırmada, katılımcıların yas deneyimlerine göre beş farklı “keder yörüngesi” belirlendi. Katılımcıların yüzde 6’sı, zamanla azalmayan ve yüksek yoğunlukta seyreden yas belirtileri gösterdi. İşte bu grup, diğerlerine göre erken ölüm riski açısından en kırılgan grubu oluşturdu. Yüzde 38’lik bir kesim ise düşük seviyeli ama sürekli keder belirtileri yaşarken; yüzde 29’u orta düzeyde ama giderek azalan semptomlar sergiledi. Katılımcıların yaklaşık yüzde 20’sinde ise yas, yüksek yoğunlukta başlayıp zamanla azalma eğilimi gösterdi.

Dr. Nielsen, daha önce de yoğun yas süreciyle kalp-damar hastalıkları, ruh sağlığı sorunları ve intihar arasında bağ kuran çalışmalar yaptıklarını hatırlattı. Nielsen, “Bir aile hekimi, yas sürecinde olan bir bireyin geçmişte depresyon ya da benzeri ciddi ruhsal sorunlar yaşayıp yaşamadığını sorgulayarak erken müdahale şansı elde edebilir” dedi.
Uzmanlar ayrıca, yoğun kederin kalpte ciddi hasara yol açabilen “kırık kalp sendromu” (takotsubo kardiyomiyopatisi) riskini artırabileceğine de dikkat çekiyor. Kalbin bir bölümünün geçici olarak genişlemesi ve pompalama fonksiyonunu kaybetmesiyle ortaya çıkan bu sendrom, kalp krizine benzer belirtilerle kendini gösteriyor.

Ancak kalp krizinden farklı olarak, kırık kalp sendromu tıkalı damarlarla bağlantılı değil. Bu nedenle çoğu zaman yanlış teşhis edilebiliyor ve hastalar uygun tedaviyi alamıyor.
İngiltere’de her yıl yaklaşık 2.500 kişiyi etkilediği tahmin edilen bu rahatsızlık, Aberdeen Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada da mercek altına alındı. İskoçya’da 4.000 kişi üzerinde beş yıl süren çalışmada, bu sendroma sahip hastaların yaklaşık dörtte birinin yaşamını kaybettiği tespit edildi.

Araştırma, kalp krizlerine karşı kullanılan geleneksel ilaçların, kırık kalp sendromu üzerinde aynı olumlu etkiyi göstermediğini de ortaya koydu.
Araştırmacılar, yas sürecinde olan bireylerin sadece psikolojik değil, fiziksel sağlıklarının da yakından takip edilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Dr. Nielsen, “Yoğun keder yaşayan bireylerin erken tanı ve tedavi süreçlerine yönlendirilmesi, hayat kurtarıcı olabilir” ifadelerini kullandı.
- Etiketler :
- Haberler –
- Ölüm
- Kaygı
- Bilimsel Araştırma
Haber Kaynak : NTV.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”